Haber

11 Eylül saldırılarında hayatını kaybeden tek Türk’ün kardeşi Mehmet İbiş konuştu…

Özlem Özgüt YÖREKLİ – abdpost.com / USA (IGFA) –Aradan 22 yıl geçmesine rağmen acısı hala taze olan İbiş kardeş, kardeşinin hayalinin ikiz kulelerde çalışmak olduğunu söyleyerek burayı “dünyanın tepesi” olarak nitelendirdi.

İşte Yörekli’nin İbiş’le röportajı…

19 El Kaide militanının kaçırdığı 4 yolcu uçağıyla New York ve Washington şehirlerindeki stratejik öneme sahip bazı hedeflere düzenlenen saldırılarda, resmi açıklamalara göre 2 bin 753’ü New York’ta olmak üzere toplam 3 bin 225 kişi hayatını kaybetti. .

ABD ve dünya tarihinin en büyük terör saldırısında çöken 110 katlı Dünya Ticaret Merkezi İkiz Gökdelenlerinde hayatını kaybedenler Türk Zühtü İbiş’te yer aldı. Saldırılar sırasında Dünya Ticaret Merkezi’nin (WTC) Kuzey Kulesi’nin 103’üncü katındaki ofiste bilgisayar programcısı olarak çalışan İbiş’in kardeşi Mehmet İbiş, US Post New York temsilcisi Özlem Özgüt Yörekli ile görüştü.

Kardeşinin hayalinin ikiz kulelerde çalışmak olduğunu söyleyen ve burayı “dünyanın zirvesi” olarak nitelendiren Yörekli’nin Mehmet İbiş ile röportajı…

Hikayeyi kanalımız aracılığıyla bir kez daha anlatalım. Çünkü kardeşimin anısını yaşatmak istediğim için her yıl bu teklifleri acı da olsa kabul ediyorum dedin. Çünkü bugüne kadar çok büyük kuruluşlardan belgeseller çekildi, röportajlar yapıldı. Ben hatırlıyorum. önce

  • Ailenizin Amerika Birleşik Devletleri yolculuğuyla başlayalım. Hangi yıldayız? Sanırım ilk önce baban geldi.

1983’te babam geldi, 1993’te de ağabeyim geldi. 1996’da kız kardeşim ve ben oradaydık, sonra annem ve erkek kardeşimin eşi geldi, ailemiz bir araya geldi. 1996 yılında rahmetli ağabeyim bilgisayar mühendisliği hayallerinin peşinden burada gitti.

  • Konuşurken “İkiz kulelerde çalışmak onun en büyük hayaliydi” dediniz. Biraz açıklayabilir misin?

Okuldan mezun olduktan sonra iş aradı. Okul saatlerinde okula giderken birebir çalıştı. Daha sonra New Jersey’de bir şirkette çalışmaya başladı ve seyahat ederken bana hep “Amacım burada çalışmak” derdi ve şu ifadeyi kullandı: “Dünyanın zirvesi” endişesi. Bunu şöyle anlattı: dünya ekonomisinin ve ekonomi yönetiminin zirvesine ulaştı ve oraya ulaşma hedefini koydu.

  • Daha sonra bu rüya gerçek oldu. Hangi şirkette çalışıyordu?

Cantor Fitzgerald’da çalıştı.

  • Peki o sabaha gidersek o gün eşi Leyla’yı arar. Olağan. Bu süreci anlatabilir misiniz?

“O sabah her zamanki gibi işteydim. Bir arkadaşım beni telefonla aradı. “Ne yapıyorsun?” dedi. Ben de “iyiyim” dedim. Yani normalde arayan biri değil. o saatlerde “Seni paniğe sokmak istemem, kardeşin İkiz Kuleler’de çalışıyordu. “Öyle değil mi?” diye sordu. Evet dedim.” Sonra şöyle dedi: “Sanırım küçük bir kaza oldu, bilmiyor musun?” Hayır dedim”.

Daha sonra telefonla konuşurken internete girdim. Kaza olmuş, duman var; Çok fazla umursamadım. Daha sonra evi aradığımda öğrendim. Eşiyle konuştum, kendisini aradığını ve “Merak etmeyin kaza oldu, uçak binaya çarptı” dediğini anlattım. İyi olduğunu söylemek için aradı. Konuşmadan yaklaşık birkaç dakika sonra, “Neyse, telefonu kapatmam gerekiyor. İtfaiye ekipleri geldi, bizi tahliye ediyorlar. Bu yüzden gitmem gerekiyor. Biraz sonra görüşürüz” dedi. Bu son temastı.

  • 103. kattaydı, uçak 70’lerin katlarından birine çarptı, sanırım parçalandı değil mi?

Tam olarak hatırlamıyorum ama böyle olması gerekiyor. Çünkü ilk kuzey kulesi vuruldu. Kuzey Kulesi’ni oldukça yükseğe vurmuştu. Güney Kulesi ortasından vuruldu. Yaklaşık bir buçuk saat sonra vurulmasına rağmen ilk yere yığılan o oldu.

  • Aklınızda bir şüphe mi var, söyleyebilir misiniz?

Devletin yaptığı araştırmalar sonucunda kitap halinde bir rapor hazırladılar. Orada araştırmalarını kalın buluntulara dayandırdılar, çok detaylı bir araştırma yaptılar. Ahşap değil çelik bir binaydı. Güçlendirilmiş çelik bir binaydı. Asansör çalışmadığı için itfaiye ekiplerinin uzun süre üst katlara yani yangının olduğu kısımlara ulaşamadığını ve bu nedenle müdahale edemediğini, yangının uzun süre devam ettiğini ve çıkan çeliklerin de yangına müdahale ettiğini söylediler. Binanın ana iskeletini oluşturan yapı, üzerindeki yükü kaldıramamanın etkisiyle erimiş ve üst kat çökmeye başlamıştır. Kardeşimin kalıntıları binanın çıkıntısını numaralandırıyordu; kare kare. Almaya gittiğimde bana gösterip “O kısım şu numaralı karede bulundu” dediler ve tüm parçaları binanın çıkıntısındaydı.

İtfaiye ekiplerinin çok kısa sürede kata ulaştığını görüyoruz.

  • Peki şimdi başka Türk var mıydı? Ölen bir kardeşiniz var ama o binada çalışan başka Türkler de var mıydı? Onlarla tanışıp konuşma şansınız oldu mu?

Evet, orada birçok Türk çalışıyor. Bazılarıyla tanışma fırsatım oldu; Onların deneyimlerini konuştuk, konuştuk. En ilginci ise iki kardeş -yanlış hatırlamıyorsam- 50. ve 70. katlar arasında çalışıyorlardı. Onlarla 2003 yılında tanıştım ve bana olaydan sonra lobi katına indiklerini, aşağıya indiklerinde itfaiye ve polisin yukarıdan aşağıya inen herkesi yer altı seviyesinin altındaki kamplara yönlendirdiğini söylediler. . O arkadaşım bana, “Yer seviyesine indikten sonra dışarıda hiçbir şey görünmüyordu. Siyah duman vardı ve yukarıdan çeşitli nesneler düşüyordu” dedi. Dolayısıyla oradaki itfaiye ve polis ekiplerinin, insanların güvenliklerini düşünerek dışarı çıkmalarına izin vermediğini veya tavsiye etmediğini söyleyelim. Konuştuğum arkadaşım, kardeşiyle birlikte lobiye indikten sonra kendilerini yönlendirdiklerini söyledi. Daha sonra, “Kardeşimle birbirimize baktık, el ele tutuştuk ve dışarı koştuk. Nereye koştuğumuzu bilmeden sadece koştuk. Dumandan, tozdan kurtulana kadar koştuk. Bu şekilde hayatta kaldık” dediler.

  • Bu yüzden şu anki hislerinizi merak ediyorum. Haber geldi, önce “Ciddi bir şey yok” diye düşündünüz, sonra haberi açtığınızda diyeti anladınız, O gün ne yaptınız?

Haberleri açtım ama ciddiye almadım; çünkü çok yeniydi. Sadece bir köşeden duman çıkıyordu ve siyah bir duman çıkıyordu. Kardeşime telefonla ulaşmaya çalıştım. Ofisinizi telefonla falan aramaya çalıştım. Doğal olarak herhangi bir yanıt alamadım. Sonra evinizi aradım, eşiyle konuştum; Annem ve babamla konuştum. Televizyon karşısında ağlayarak gelişmeleri izliyorlardı. Burada annem ve babam ‘Oğlum gel bize’ dediler. “İşyerimi kapattım ve oraya gittim.”

  • Kardeşiniz Türkiye’deki memleketine gömüldü, değil mi?

Evet bu doğru.

  • Her yıl anma etkinlikleri düzenleniyor. Yardımların 22. yılında düzenlenecek bu törenlere katılmayı mı tercih edersiniz? Ne hissediyorsun?

Hayır tercih etmiyorum. İlk yıllarda katıldım, bütün siyasetçiler geliyor, hepsi orada. Bir süre sonra olay yerinden çıkıyor; siyaset her yerde siyasettir. Ben de onu sevmediğim için o törenlere katılmıyorum. Bunun dışında ziyaretimizi sakin bir zamanda yapıyoruz.

  • Peki o havuzda kardeşinin adı da var, iki havuz var; her iki kulenin de inşa edildiği yer. Mezar gibi mi ziyaret edeceksiniz?

Mezar gibi değil. Özellikle mezarının olmasını ve memleketimde olmasını istedim. Kendi ellerimle alıp mezarlığı kendi ellerimle inşa edip yerleştirdim. Öyle değil diyelim, sırf o günü anmak için. Bunu hatırlayacağız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu